http://www.altinkoy.tc/
Köy Hakkında
Haydi köyümüze geri dönelim
Altındağ Belediyesi, 100 yıl öncesinin köy hayatını “Altınköy” projesiyle Ankaralıların ayağına getirdi. 1930’larda, 40’larda, 50’lilerde Anadolu’nun bir köyünde ne varsa, bu köyde de hepsi var. Hatta daha fazlası var.
Altınköy’ün kapısı, camisi, çamaşırhanesi, okulu, bakkalı, köy evleri, yel ve su değirmeni, asma köprüsü, köy kahvesi köyün içindeki yerini aldı. Ancak burası yaşayan bir açık hava müzesi. Bu yüzden de köyün özellikleri bununla sınırlı değil. Bu köyde koyunlar, kuzular, inekler, öküzler, atlar, eşekler, köpekler, kediler, kuşlar, geyikler, ceylanlar, arılar, horozlar, tavuklar da var. Bu köyde buğday tarlası, sebze, meyve tarlaları, meyve ağaçları, ahırlar, kümesler, at ve öküz arabası da var. Bu köyde süt, yoğurt, tereyağ, peynir, yumurta, un, ekmek, domates, salatalık, kara lahana, marul, roka, semizotu, ıspanak, brokoli, patlıcan, kabak, fasulye de var. Bu köyde nalbant, kalaycı, dokumacı, demirci, değirmenci, köy bekçisi, köy muhtarı, kahveci, bakkal, seyis de var. Bu köyde 100 yıl öncesine ait eşyalar da var. Tırmık, anadut, dirgen, dibek, soku, tokaç, havan, el değirmeni, hereni, kuşhane, iği, çotra, sarım tarağı, futun, kulaklı sandık, keşkek tokmağı, sıyırgı da var.
Bu köyde gün doğumu ile gün batımının da ayrı bir güzelliği var…
Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin projelendirdiği ve 2 yılda tamamlanan 500 dönüm arazi üzerine kurulu Altınköy, sizi şehrin göbeğinde ama şehirden uzakta bir köye davet ediyor.
Haydi gelin köyümüze geri dönelim. Buyrun gelin, Altınköy’de Altındağ Belediyesi’nin misafiri olun.
Sizi, çocuklarınızla birlikte ailecek, günlük telaşınızdan, stresinizden kurtulup bir kaç saatliğine mis gibi köy havası solumaya davet ediyoruz. Gönlünüzce vakit geçirebileceğiniz, çocukluğunuza dair özlemlerinizi giderebileceğiniz, Altınköy Açık Hava Müzesi, sizleri bekliyor.
Kendi çocuklarınıza sütün fabrikada üretilmediğini, patlıcanın ağaçtan koparılmadığını, elmanın toprakta yetişmediğini, yumurtanın tavuktan çıktığını, ekmeğin undan, unun buğdaydan yapıldığını göstererek anlatabileceğiniz, doğası ve doğallığı ile Altınköy artık çok yakınınızda…
Altındağ Belediyesi Karadeniz’in Çantı evlerine sahip çıktı
Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin bundan yaklaşık 2 yıl önce Karadeniz’in köylerine gerçekleştirdiği gezide karşılaştığı manzara, Altınköy’ün de kuruluş sürecini başlattı.
Çivisiz ve birbirine geçme yöntemiyle yapılan evler Altındağ’da koruma altında
Çantı ev, özellikle ormanlık bölgelerde ağaç gövdelerini üst üste yığarak yapılan yöresel evlere verilen addır. Yontulmamış ya da kereste haline getirilmiş uzun ahşap öğelerin geçmeler aracılığıyla birbiri üstüne oturtulması biçiminde uygulanan bir yapım tekniğidir. Türkiye de dahil tüm dünyada ormanlık yörelerde görülür. Kullanım alanı gittikçe daralmaktadır. Türkiye’de Doğu Karadeniz bölgesi seranderleri bu teknikle gerçekleştirmiştir.
1950’li yıllara kadar, Kuzey Anadolu’da, bilhassa orman köylerinde bu metot sıkça kullanılmaktayken 1950 sonrası betonlama tekniklerinin vahşi gelişimi karsısında kaybolmaya yüz tutmuştur.
Türkiye’nin kültürel hazinesi olan bu evler günümüzde, bırakın korunmayı fırınlara odun olarak satılıyor. Bu gerçeği yerinde gören Başkan Tiryaki, çantı evlerin korunması ve bu hazinenin gelecek kuşaklara aktarılması için başlangıçta imkansız görülen bir çalışmayı başlattı.
Karabük ve Kastamonu’nun orman köylerinden satın alınan çantı evler, tek tek söküldü, kamyonlara yüklendi ve Altındağ’a getirildi. Başkan Tiryaki’nin dev projesi Altınköy Açık Hava Müzesi içerisinde yeniden kurulan ve restore edilen çantı evler, yeni yurtlarında yıllara meydan okuyor adeta.
Evler, fırınlara odun olarak satılıyordu
Altındağ Belediyesi’ne evlerini satan vatandaşlar durumdan hayli memnun.
78 yaşındaki Azize Dereli, Karabük Yortanpazarı merkezdeki evine 20 yıl önce yerleşmiş. Köydeki çantı evini bırakıp, beton eve geçmiş.
78 yaşındaki Azize Dereli: Ben evimi fırına satmak istemedim. Öylece çürümeye terk etmiştim. Ankara’dan bir belediye geldi, aldı evimi. Şimdi evim koruma altında.
“Köyde oturduk ağaç evinde. Çantı ev diyorlar. Sonra gene öyle bir eve gelin gittim. Heyelan oldu yakın köylerde. Onlar aşağı taşınınca biz de taşındık. Geldik bu beton eve. Deprem olsa önce bu ev yıkılır gerçi. Güzelim evlerimizi bıraktık geldik. Çok pişman oldum, 7 kere pişman oldum. Şimdi köydeki evleri fırınlara satıyorlarmış. Ama ben fırına vermedim. Ankara’dan bir belediye geldi. Biz senin evi koruyalım, Ankara’ya götürelim dediler. Ben de olur dedim. Onlara verdim evimi. Ankara’da çocuklarım var, oraya gidince ziyaret edeceğim evimi.” diyerek memnuniyetini dile getiren Azize Dereli, çantı evde yaşadığı günleri çok özlediğini belirtiyor.
21 yıllık muhtar Mahir Akçaköse: Ağacın koruması maliyetli. O yüzden hepimiz beton evlere geçtik.
21 yıllık muhtar Mahir Akçaköse de süreci yakından takip edenlerden biri. “Bizim evler meşhur oldu” diyen muhtar, Altındağ Belediyesi’nin evleri koruma altına almasından mutluluk duyduklarını belirtiyor ve süreci şöyle anlatıyor:
“Bizim evlerde çivi hiç yoktur. Birbirine geçme Yaşam tarzı mükemmel. Yüzde yüz yaşanılacak bir yer ama ne yazık ki ağacın korumasını yapamadığımız için, biz betona döndük. Evler de korunmayınca çürümeye gitti. Bakım olmayınca da satmaya başladık. Hem fırınlara satıyorduk. Hem kendimiz odunu yakıyorduk. Sonra Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki geldi buraya. Neden bu evleri korumuyorsunuz dedi. Hatta burada koruyalım, ben size destek olayım dedi. Ama satmak bize daha mantıklı geldi. Çünkü hepimiz dar gelirliyiz burada. O zaman bize satın, biz Ankara’ya götürelim. Koruyalım sizlerin evi dedi. Biz de memnuniyetle kabul ettik. En azından evlerimiz artık koruma altında. Hem paramızı aldık. Hem de evlerimiz yok olmadı.”
Çantı ustası Şevket Ayvacık: Eskiden çantı ev yapardım, şimdi evleri söküyorum
Şevket Ayvacık ize, çantı evi ustası. 65 yaşında. 1973 yılına kadar babasıyla birlikte bu yörelerde çantı ev yapmış. Bugün ise Altındağ Belediyesi’nin yürüttüğü söküm çalışmalarında görev yapıyor. “4 odalı bir evin yapımı, 35 gün sürerdi. 10 kişi 5 kol olarak çalışırdık. Evin özelliği ağaçtan olması. Sağlıklı bir ev bu. Bakım yaptıktan sonra betondan daha sağlıklı bir ev. Depreme karşı da dayanaklı. Yıllarca babamla birlikte ev yaptık, şimdi de yaptığım evleri söküyorum Altındağ Belediyesi için. Kaderin cilvesi işte.” diyerek bilgi veren Şevket Usta, sökme işlemini de şu sözlerle anlatıyor:
“Sökerken, hiç başlamadan numara koyuyorum tek tek odunlara. Belki 5000 tane numara koyuyorum. Sırasını belli ediyorum. Bu numaralar çok önemli. Evi Altındağ’da tekrar kurarken, bu numaralara göre tekrar kurma işlemini gerçekleştiriyorum. Numara işleminden sonra artık sökmeye başlıyorum. Bir evin sökümü, 5 gün, kamyonlara yüklenmesi 2 gün sürüyor. Altınköy’deki birleştirme işi ise 10-15 gün arasında sürüyor. Benden sonra bu bölgelerde bu işi yapan yok. Benden sonra bitiyor. Zaten evler de bitiyor.”
Karadeniz’in köylerinden getirilen çantı evler, Altınköy’deki yerlerini aldı. Zamanında bu evler, tüketim için üretimin geçerli olduğu kapalı ekonomi modeline uygun biçimlendirilmiş. Bu evlerdeki geniş aileler kalabalık yaşarlarmış. Her aile yiyecek içeceğinden başka giyim ihtiyaçlarını bile kendisi karşılarmış. Yazın üretilenler bir sonraki yaza kadar korunur ve tüketilirmiş. Bu uzun korumanın gerçekleştirilebilmesi için özel havalandırma detayları geliştirilmiş, ev içinde özel mekânlar hazırlanmıştır.
Evlerde, geniş aile yapısının gereği oda sayısı fazladır. Her evden üçten sekize kadar değişen oda vardır. Bir oda aile reisi ve eşinin, iki oda çocuklar ve eşlerinin, bir oda hala ya da teyzenin, bir ya da iki oda torunların ve ninenin, bir oda ise aşevi olarak kullanılır. Odaların en güzeli yeni evlenmiş genç çiftlere verilir. Üst kattaki bu oda gelinin evi gibidir. Bu evlerde günlük yaşam sabah namazından yatıya kadar belli bir sistematik içinde geçer.
İşte 1900’lü yıllardan itibaren yapılan ancak korunamadığı için yavaş yavaş yok olmaya yüz tutmuş bu evler, tüm özellikleri ve ritüelleriyle bugün bir hazine gibi Altın Köy’de ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.
Anadolu’nun köylerinden toplanan 100 yıllık eşyalar Altınköy’de sergileniyor
Altındağ Belediyesi tarafından korunan ve restore edilen evler, 1900’lü yıllardan 2000’li yılların başına kadar köylerde kullanılan eşyalarla da donatıldı. Anadolu’nun farklı yörelerinden toplanan tüm eşyalar, kullanım alanlarına göre hem evlerin içlerinde hem dışlarında sergileniyor.
Eski tarım aletleri, ev ve işte kullanılan pek çok alet ve eşya, Altınköy Açık Hava Müzesi’nde meraklıların ilgisine sunuldu. Bugün şehirde doğup büyümüş pek çoğumuzun adını ve ne işe yaradığını bilmediği eşyalar, kültürümüzün önemli parçaları.
Köyün inşaatı sürerken, aynı zamanda bir ekibin de Türkiye’nin farklı köylerinden eşya topladığını belirten Veysel Tiryaki, parkın dışında sadece bu eşyaların bir araya getirilmesi ve sergilenmesinin bile Ankara için önemli bir kazanım olduğunu dile getirdi.
Dönerli eski pulluk, boyunduruk, üvendere, araba çarığı, özek, çatal, zelve, poyra, parmaklık, şina, tırmık, anadut, dirgen, saman yabası, savurma yabası, aktarma yabası, döven, ayalama, keşkek dibeği, bulgur dibeği, bulgur tokmağı, keşkek tokmağı, havan, el değirmeni, hereni, kazan, pekmez tavası, kuşhane, höşmerim tabağı, kapaklı sahan, abdest leğeni, berber leğeni, ibrik, çorba tası, yemlik, koşum takımı, falaka, at gözlüğü, gem, üzengi, eğer heybesi, palanga, nal, mıh, at, eşek, katır semeri, kocacık, semer taşı, tören semeri, demirci körüğü, kalaycı körüğü, dokuma tezgahı, dokuma tarağı, iği, çotra, sarım tarağı, futun, kulaklı sandık, keşkek tokmağı, sıyırgı yeni kuşağın adını hiç bilmediği bu eşyalar, Altınköy’de yerlerini aldı.
Geçmişte köy hayatını kolaylaştıran tüm bu eşyaların ne işe yaradığını, nasıl kullanıldığını görmek isteyenlerin, Altınköy’e geleceğini söyleyen Başkan Tiryaki, eşya toplama çalışmalarının devam edeceğini aktardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder